17 Eylül 2012 Pazartesi

Bu sonbahar başka güzel.

Gönderen zamandegerlidir.blogspot.com 10:56 | Yorum Yap

Kızımı sabah okula uğurladım. Evlatlarımız için hayırlı bir yıl olsun. Bu sene bizim üniversite hazırlık yılımız, dershane’nin bir ayını geride bıraktık, bakalım önümüzdeki aylar bize neler gösterecek ve tabi gayretlerin sonucu ne olacak.

Bu sonbahar sanki İstanbul’da yaşadığım en güzel sonbahar. Sadece kısacık bir mevsim geçişi olarak değil de, keyifle hissettirdi kendini.  Mevsimin tüm özellikleri,güzellikleri seyrediyor ..Güneş ısıtıyor, gölge serinletiyor, nem artık yok, Adalar burnumuzun dibinde, hava sanki kaldıraç gibi.  Dün gece arka balkonumda rüzgarın savurduğu yaprakların sesleri ile yağmur sesi karıştı birbirine, uzakta çakan şimşekler, gök yüzünün karanlık mavisi içinde bulutların aydınlığı, yüzüme rüzgarla arada sırada çarpan incecik damlalar, şehrin ortasında ciğerlerime dolan henüz kirlenmemiş taze hava ve o anda olmanın coşkusu ile ardından deliksiz bir uyku.

Benim deliksiz uykumun sırrı, yatmadan önce yarım saat beni tatlı uykuma hazırlayacak, düşüncelerimi yavaşlatacak bir faaliyette bulunmak oluyor. Bu yarım saatte ne TV, ne bilgisayar, ne de telefon ile uğraşıyorum. Yatak odamı uyku öncesi mutlaka havalandırıyorum. Eğer yatmadan önce günlük düşüncelerimden sıyrılabilirsem hem güzel bir uyku çekip hem de sabaha hafifçecik, erkenden uyanıyorum. Tıpkı bu sabah uyandığım gibi. Aynaya baktığımda daha gülen yüz, umut dolu gözler, bana verilmiş imkanlara şükran hissi ile karşılaşıyorum.

Hepinize hafif bir hafta diliyorum:-)

13 Eylül 2012 Perşembe

Ah şu yol ayrımları..

Gönderen zamandegerlidir.blogspot.com 14:06 | 1 Yorum
Kendimi değerlendirdiğimde değiştirmek istediğim, üstesinden gelmeye çalıştığım ne garip davranış kalıplarım var. Etrafımda olan olayların sonucu verdiğim tepkiler, öyle olmaması için çaba harcadığım halde gidip aynı noktaya saplanıyor bazen. Aklım beni tetikleyen zihnime basbas bağırıyor."oradan değil, oradan değil sağa sap, sapsana sağa, hoooppp duymuyormusun!", "Duyuyorum, duyuyorum ama direksiyonu kıramıyorum, sıkışmış araya birşey sıkışmış" ve sonuç aynı nokta:-) Google map de saplanan iğnecik gibi. Evet gülüyorum ağlanacak halime! Ama buna da şükür, eski Zeynep sadece oturup kendine ağlıyordu, en azından şimdi hem yol ayrımını fark ediyorum hem de gitmek istediğim noktayı biliyorum hatta zaman zaman sıkışanları ezip çeviriyorum da direksiyonu. Kolay mı? O araya sıkışanlar onca yaşanmışlıkla oluşan davranış alışkanlıklarım. Bunları yaratan ise kaybetme korkum. Neyi kaybedeceğim ki ben, bedenim bile benim değil, hiçbir şey bana ait değil, kimse bana ait değil. Bana ait olan sadece aklım var, zihnim ve anılarım var. Allahın verdiği güçle aklı kullanıp zihni doğru yola sokmak ve bolca güzel anı yaratmak hepimize nasip olsun..   

Sayfa Görüntüleme