26 Ekim 2015 Pazartesi

O zaman acısızından olsun.

Gönderen zamandegerlidir.blogspot.com 21:19 | Yorum Yap
Her düşündüğümüzde, hareket ettiğimizde, belli bir etkiye karşı belli bir tepki gösterdiğimizde beynimizin aynı bölgesinde hareketler oluyor. Örneğin çok sevdiğim dondurmayı yerken, duymak istemediğim sesi telefonda her duyduğumda,  eve girdiğimde evimin kendine has kokusu burnuma geldiğinde, bu beynimin belli bölgelerinde belli nöronların ateşlenmesine sebep oluyor. Ben ne kadar çok bir düşünceyi ya da hareketi, duyduğum kokuyu tekrarlarsam beynimde o denli derin izler oluşturuyor. Tekrar eden alışkanlıklarımız acısından baktığımızda sabah kalkmak dişlerimizi fırçalamak, eve gelip ayakkabıları çıkarıp ayağımıza terliklerimizi geçirmek, ya da işte şu zamana kadar kullandığımız yöneticilik tarzımız, olaylar karşısında sürekli verdiğimiz aynı tepkileri görüyoruz. Sağladığı kolaylık açısından bakarsak bu iyi bir şey olabilir, çünkü aslında otomatik pilota geçiyoruz, bu da bize oldukça zaman kazandırıyor. Kimse sabah kalkınca banyoya gitmeliyim dişlerimi fırçalamalıyım, işe giderken kendime çeki düzen vereyim diye düşünmüyor bunu gayri ihtiyari yapıyor.

Peki ya değişim zamanları? Eski alışkanlıklarımı kenara koymam gerektiğinde?

İşte o zaman, otomatik pilotu devreden çıkarmak oldukça zorluyor bizi. Çünkü otomatik pilot devre dışı olunca özyönetim devrede ve sürekli bir dikkat sarf etmek gerekli.  Yeni bir şey öğrenmek, yeni bir şeye odaklanmak demek yeni nöronları ateşlemek ve yeni bağlantılar yaratmak demek.  Chip ve Dan Healt Switch adlı eserlerinde öz yönetimin yanında motivasyon devreye girmediğinde tükenmişliğin başladığını dile getiriyor. Yani sürekli olarak akıl kullanarak bir şeyleri değiştirmek imkansız ya da çok yorucu, aklın yanında duygunun da devreye girmesi,  aslında “her ikisinin işbirliği” zorlukların üstesinden gelmek için çözüm.

Durumlar hep değişiyor istesem de istemesem de… Ben de değişeceğim istesem de istemesem de.  O zaman acısızından olsun.

8 Ekim 2015 Perşembe

Sabır Üzerine

Gönderen zamandegerlidir.blogspot.com 10:49 | Yorum Yap

"Hayat yumuşak çimler ve sert dikenlerle dolu bir manzara, sabırsızlık dikenlere sövüp saymak iken, sabır bir çift ayakkabı giymek gibidir" 

diyor bu sabah okuduğum yazıda (Just One Thing- Rick Hanson) ve sabrı, istediğimiz gibi ilerlemeyen olaylarda, zorluk ve rahatsızlık durumları karşısında  fenalaşmadan başa çıkabilme olarak tarif ediyor. Koşullar her neyse odur,ama sabır sizi bir amortisör gibi durumun etkilerinden koruyacaktır diyor...

Konu ile ilgili kendimizi gözleyecek olursak, yardımcı gözlem soruları şöyle:

  • Sabır hissi nasıl bir şey?Sabırsızlık?
  • Gerçekten sabırlı olan bir kişi ile ilgili ne hissedersiniz? ve gerçekten sabırsız olan bir kişi ile ilgili?
  • Sızı sabırsız kılan nedir?
  • Sabırlı olmanızı ne sağlar?
  • Ve size hangi soru yardımcı olacaksa...


Bu soruları bugün biraz sessiz kalıp düşünmek nasıl olur du? Sessiz kalıp düşünmek dendiğinde bir çok kişi "şimdi vaktim yok" diyebilir. Bu doğal, zira bir koşturmaca geçip gidiyor hayat? Duraksamalar sanki bizi bir şeylerden alıkoyacak gibi geliyor. Ben duraksamaları koruma faktörlü güneş yağına benzetiyorum. Terledim bunaldım bir an önce serin sulara kendimi atmak istiyorum ve iki dakikalık güneş kremi ritüeli ile uğraşamayacağım, korunmuyorum, günümü neşe içinde geçiriyorum ama akşam sızıdan duramıyorum. Üstelik bütün gün fark etmedim bile, akşama çıkıyor acısı. Farkındalık, mindfulness ya da anda zihinde olmak...

Deneyimlerimden yola çıkarak diyebilirim ki minik molalarla oluşan alışkanlıklar giderek hayatın bir parçası oluyor, giderek daha güçlü ve mutlu yaşıyoruz.

Hepimize anda olduğumuz, sabrın kazanımlarına odaklandığımız, sabırsızlığın bizde yarattığı hüsran duygularını fark ederek, dikkatimizi o anda gerçekten işimize yarayacak ne varsa ona çevirdiğimiz, kendimize ne iyi gelecek ise onu yarattığımız zamanlar diliyorum...-)

Sayfa Görüntüleme