30 Temmuz 2011 Cumartesi
Burası Set Üstü Çay Bahçesi..Manzara masal gibi. Solda Boğaziçi Köprüsü, karşımda Haydarpaşa, sağ tarafımda Prenses Adaları..Yüzyıllık ağaçlar arasında kuş seslerinin içindeyim. Önümde İstanbul surları ve onları kaplayan ağaçların içinden giden uzun zamandır sesini duymadığım tren..Tıktak tırak tıktak trak. Masmavi deniz üzerinde balıkçı tekneleri, tankerler,Sirkeci arabalı vapuru,şehir hatları vapurları, deniz otobüsleri..
Tek başıma yaptığım bu İstanbul gezilerimin keyfini özlemişim. Silüeti ne düzgün şu kentin.Tüm karmaşasına, trafiğine, yoğunluğuna rağmen uzaktan gözlendiğinde kendine göre bir dinginliği var. Gizli köşeleri, saklı bahçeleri var. Yaşlı ağaçların huzurunu barındırdığı nice yaşanmışlıklara, aşklara şahitlik yapmış bahçeleriJ
uz. Her yer pırıl pırıl, kuş sesleri korosu, toprağın çimin kokusu, yeşilin tüm tonları, sabahın o erken saatinde kaçak aşıkların kaçak bakışları ama bakışlarda sevgiyi paylaşmanın mutluluğu..Hepsi birleşip içimdeki o çoşkuyu tetikledi, herkese uzanma ve yaşam sevincimi paylaşma isteğimi körükledi.
Parkın ardından, hiç gitmediğim Yerebatan Sarayı, unuttuğum Sirkeci Garı ve balıkçıların yanından yürümeye hep özendiğim köprü, bir de bonus olarak Murat’la Karaköy Namlı’da öğlen yemegi..
Herkese kalbimden kucak dolusu sevgi. Olumlu ve ışıkla kalalım.
Zeyno