28 Temmuz 2017 Cuma

Hava bugün biraz mahcup gibi

Gönderen zamandegerlidir.blogspot.com 21:25 | Yorum Yap

İnsan doğada neden rahatlar? 

Bu sorunun cevabını uzun zaman önce bir yerde okumuştum. Diyordu ki, "çünkü insanın frekansına en yakın frekans doğanın frekansıdır". Yeşilin, mavinin, ağacın bol olduğu yerlerde ben hemen frekanslarımızın uyumlandığını düşler, onu bedenimdeki tüm hücrelerde hissederim. Bedenim, zihnim ve hava-su-toprak-ateş bir olur. Son zamanlarda ise doğayı daha fazla gözler oldum, sorular sorup cevaplar buldum. Koçlukta onunla işbirliği yaptım. Şehir dışlarına gidemezsem, şehir içinde doğayla yarenlik edecek mekanlar bulup, onları başkaları ile de paylaştım.

Dün Beşiktaş Meydan'da yakalandım büyük öfkesine…

Vapurda, mavinin ardında şehrin acımasızca yayıldığı İstanbul'u seyredip, havayla aramdaki ilişkiye bakarken içimden geçenleri paylaşmak istedim sizinle.

Fiziksel olarak sürekli tacize uğrayıp, uzun süre tolöre etmiş bir insanın artık canına tak edip, kim haklı kim haksız bakmaksızın tozu dumana katarak, önüne geleni yakıp yıkışı gibiydi doğanın çıkışı dün. Biriktirdiklerini kustu, biriktirdiği kocaman öfkesini. Daha önce de verdi uyarılarını da, gözü dönmüş tacizci pek aldırmadı.

Bugün ise yıkan öfkesi dinmiş, nefes alışları daha normale dönmüş, yerini, kurunun yanında yaktığı yaşlara karşı biraz suçluluk duygusu almış gibiydi… Hala onu çok sevenler olduğunu, ona özen gösterenler ve onunla bağını koparmayanlar olduğunu biliyor ve af diliyor gibi mahçup...

Benim de sana söyleyeceklerim var. Seninle uyum içinde yaşayabilecekken, seni bu kadar acıttığımız için çok üzgünüm. Uyumlu yaşamanın daha fazla yolu olduğunu biliyorum. Bilmediklerimi bulup, daha fazla uygulamak için de niyet ediyorum. 

Sevgiyle…


26 Temmuz 2017 Çarşamba

Kadınların iş yaşamında üst düzey roller alabilmeleri ve kendi liderlik vizyonlarını oluşturmalarını destekleyen, sevgili Talyaa Vardar’ın öncülüğünde geliştirilen bir programda Eğitmen olarak yer almıştım.

0-5 yıl arası çalışma hayatı olan kadınların çalışma sonunda oluşturdukları vizyonu göz yaşlarını tutamayarak aktarmaları hala beni etkiler. 

Toplumumuzun kadınlardan beklentisi meslek hayatlarında başarılı olmak yerine, “genelde” yuvayı ayakta tutmak, eşine destek olmak. Kadın profesyonel yaşamı tercih ettiğinde doğal olarak kodlarına yerleşen bu beklenti ile aile yaşamında çok daha fazla sorumluluk alıyor, sonunda da yorulup erken havlu atabiliyor. Kadınların yöneticilik pozisyonlarında daha fazla yer almasını şirket yönetim stratejilerinin içine alan bir firmayı ziyaretimizde kadın olan İK direktörü, kadınların genelde orta kademeden sonra alışık olduğu işlerde çalışmayı, bilmedikleri alanlarda çapraz geçişler yaparak üst pozisyonları hedeflemediklerinden bahsetti. Özel yaşamdaki dengenin bozulacağı içsel olarak öylesine yerleşmişki.

Tabi ki kadının mücadele ettiği sadece kendi çemberinde olanlar değil. Şirket içinde çok başarılı politikalara imza atmış ve doğum sonrası işine dönmemeyi opsiyon olarak düşünmeyen bir danışanımın CEO tarafından nasıl şüphe ile sorgulandığını biliyorum. Ayrıca yasal izinlerini kullanıp kullanmama konusunda kendi içinde yaşadığı ikilemi de.

Geçen sene genç kadınlar ile birlikte olduğum o eğitimden sonra, iş yaşamına yeni başlamış olan kadınlara üst düzey yöneticilikte başarılı olabileceklerine ve yapabileceklerine dair özgüvenlerinin artması, kendi yöneticilik vizyonlarını oluşturmaları ve hayatlarında dengeyi koruyarak tatmin dolu bir yaşamı yaratmalarına koçluk yapmak en büyük tutkum haline geldi. Benim için kalbini çarptıran nedir sorusunun en güzel cevabı şuanda bu olsa gerek.


"Ben de varım ve yapabilirim" diyen kadınların çoğalması dileği ile…

Sayfa Görüntüleme