23 Nisan 2017 Pazar

Oysaki Sadece Bir Mola Vereyim Demiştim

Gönderen zamandegerlidir.blogspot.com 14:46 | Yorum Yap

Geçen sene bir arkadaşım geldi evime. Salonumdaki kütüphaneme baktı ve şöyle dedi “Zeynep hep işle ilgili kitapların var”. 

Haklıydı. Kitapların yüzde doksanı yaptığım işle ilgili. Azıcıkta olsa olan edebi kitaplar da daha gerilerde , diğerlerinin arkasında. “Ama ev çok küçük biliyorsun, var daha kitaplarım, kutularda, getiremedim” dedim. Güzel sohbetimiz bitip de misafirim gittikten sonra karşıdaki koltuğa oturup kütüphanemi seyrederek  düşündüm. Kütüphanem aslında o günün koşullarında tam da benim odağımı yansıtıyordu. İşe boğulmuştu, aynı ben gibi. Nerede hayatı akışkanlaştıran, zevk aldığım tatlı güzel molalar? O mola zamanı kütüphanemde bile yoktu. O da benim gibi nefes alamaz olmuş meğer, ikimiz içinde gördüm olanı biteni.

Hayatın bütünselliği, renkleri, endişeleri yanında rahat zamanları, nefes alacak molaları olmalı…


Benimse yaşamadığım “denge”ydi. Bir uca fazlaca gidivermişim meğer. Geleceği kurma telaşıyla yaşamayı atladığım mola zamanları yoktu ki hayatımda. İnsan kendini ne kadar sıkıyorsa, nefes almayı da o kadar unutuyor. Mola zamanları nefes alma zamanı, tazelenme, toparlanma ve güç bulma zamanları.. Denge için doğa, dans, mizahı aldım hayatıma. Yine odaklıyım, bu sefer işe değil de hayata odaklıyım:-)

Birkaç gündür yine işe odaklanma zamanı benim için ama bu sefer molalarımı ihmal etmeden, kendi ihtiyaçlarımı da gözeterek. Kendimi gözetmede  Mindfulness egzersizlerini bir araç olarak kullandım ve hazırladığım Kendinle Dost Olmak Atölye Çalışmasının da çok faydası oldu. Benim için en iyi öğrenme, deneyimden öğrenme..


Ve biraz evvel bilinçli olarak verdiğim mola zamanında, gidip kütüphanemin nefes alması için yarattığım, hala görece küçük olan alandan bir kitap seçtim. Bu kitap Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun vasiyeti üzerine yıllarca saklanarak, sonradan gelininin artık vakti geldi kararı üzerine su yüzüne çıkmış, Nazım Hikmet’in kendi sesinden şiirleri. Kitapla birlikte gelen CD de kayıtlar. 1961 yılında Paris’de yapılan kayıt Bedri Rahmi’nin okuduğu bir şiirle başlıyor. Bunun amacı da eğer bant birinin eline geçerde dinlerse kaydın yasaklı Nazım Hikmete değil, kendine ait olduğunu sansınlar diye… Bedri Rahmi’nin ses tonu öyle etkileyici ki.. Gerisi Nazım’ın kendi sesinden şiirleri. 
Kayıtın en başı “Patırtı yapmayın” diye başlıyor, Eyüpoğlu’nun sesiyle. Bu kadar gerçeğe dokunmak, onu yaşamak hoşuma gidiyor. Zihnim bambaşka yerlere gitti. Bantın yaşadığı macerayı, kayıt anlarını, onların endişeleri, duyguları, cesareti, sevgiyi, hasreti ve dostluğu hissettim yine... 

Saklı kalmış ve tarihe gömülmüş neler neler var.
Kim bilir?

Sizinle hem duygularımı hem de bu tatlı şiiri paylaşıyorum…

İyi pazarlar:-)

YAZ YAĞMURU
Bir yaz yağmuru yağdı içime
ezildi üzüm taneleri camlarımda
gözleri kamaştı yapraklarımın

Bir yaz yağmuru yağdı içime
gümüş güvercinler uçtu damlarımdan
koştu yalnayak toprağım

Bir yaz yağmuru yağdı içime
tıramvayıma atladı bir kadın
ak baldırları ıslak

Bir yaz yağmuru yağdı içime
içimdeki kederi serinletmeksizin

Bir yaz yağmuru yağdı içime 
ansızın başladı dindi ansızın
eski yerinde duruyor sıcaklık
kör demir yolunda paslı kalın
(4.8.1960)

Sayfa Görüntüleme