• Yaşıyorum Yazıyorum

    Her tecrübenin bir değeri var ve o değeri ancak yaşayan veriyor. Ama yazıldıkça, paylaşıldıkça artacağını kimse inkar etmiyor. Bazen hafif bir rüzgar, bazen fırtına..Ama sonunda hep sakin bir liman. Buyurun, yolculuğumda bana eşlik edin.

  • Okuduklarım

    Okunduktan sonra raflara yerleşen, hiç bitmesini istemediğimiz ama bir solukta okuduğumuz ya da sarmadığı için kısa bir süre bakışarak yanından seğirttiğimiz kitaplarımız. Sanırım onların bizi sarıp sarmadığı bizim nerede durduğumuzla doğrudan alakalı.

  • İzlediklerim

    Ölü Ozanlar Derneği filminin unutulmaz hocası John Keating, öğrencilerini teker teker kendi masasının üzerine çıkartıp sınıfa öyle bakmalarını söyler. Bir filmden aklınızda ne kaldığı ise işte bu bakış açısı ile alakalı. Siz nereden baktınız? Senaryonun hangi bölümü sizde hangi duyguları canlandırdı? Ben kendi hislerimi burada paylaşıyorum.

  • Gezdim Gördüm

    Çocukluğumdan beri yeni yerler görmek, gezmek içimde ki özgürlük hissini körüklemiştir. Aslında çok uzaklara da gitmem gerekmez benim, her gün önünden geçtiğim parkta mevsim geçişlerini bile izlemek yeterlidir bazen. Bu da yollara bağlı olmayan özgürlüktür.

28 Temmuz 2017 Cuma

Hava bugün biraz mahcup gibi

Gönderen zamandegerlidir.blogspot.com 21:25 | Yorum Yap

İnsan doğada neden rahatlar? 

Bu sorunun cevabını uzun zaman önce bir yerde okumuştum. Diyordu ki, "çünkü insanın frekansına en yakın frekans doğanın frekansıdır". Yeşilin, mavinin, ağacın bol olduğu yerlerde ben hemen frekanslarımızın uyumlandığını düşler, onu bedenimdeki tüm hücrelerde hissederim. Bedenim, zihnim ve hava-su-toprak-ateş bir olur. Son zamanlarda ise doğayı daha fazla gözler oldum, sorular sorup cevaplar buldum. Koçlukta onunla işbirliği yaptım. Şehir dışlarına gidemezsem, şehir içinde doğayla yarenlik edecek mekanlar bulup, onları başkaları ile de paylaştım.

Dün Beşiktaş Meydan'da yakalandım büyük öfkesine…

Vapurda, mavinin ardında şehrin acımasızca yayıldığı İstanbul'u seyredip, havayla aramdaki ilişkiye bakarken içimden geçenleri paylaşmak istedim sizinle.

Fiziksel olarak sürekli tacize uğrayıp, uzun süre tolöre etmiş bir insanın artık canına tak edip, kim haklı kim haksız bakmaksızın tozu dumana katarak, önüne geleni yakıp yıkışı gibiydi doğanın çıkışı dün. Biriktirdiklerini kustu, biriktirdiği kocaman öfkesini. Daha önce de verdi uyarılarını da, gözü dönmüş tacizci pek aldırmadı.

Bugün ise yıkan öfkesi dinmiş, nefes alışları daha normale dönmüş, yerini, kurunun yanında yaktığı yaşlara karşı biraz suçluluk duygusu almış gibiydi… Hala onu çok sevenler olduğunu, ona özen gösterenler ve onunla bağını koparmayanlar olduğunu biliyor ve af diliyor gibi mahçup...

Benim de sana söyleyeceklerim var. Seninle uyum içinde yaşayabilecekken, seni bu kadar acıttığımız için çok üzgünüm. Uyumlu yaşamanın daha fazla yolu olduğunu biliyorum. Bilmediklerimi bulup, daha fazla uygulamak için de niyet ediyorum. 

Sevgiyle…


26 Temmuz 2017 Çarşamba

Kadınların iş yaşamında üst düzey roller alabilmeleri ve kendi liderlik vizyonlarını oluşturmalarını destekleyen, sevgili Talyaa Vardar’ın öncülüğünde geliştirilen bir programda Eğitmen olarak yer almıştım.

0-5 yıl arası çalışma hayatı olan kadınların çalışma sonunda oluşturdukları vizyonu göz yaşlarını tutamayarak aktarmaları hala beni etkiler. 

Toplumumuzun kadınlardan beklentisi meslek hayatlarında başarılı olmak yerine, “genelde” yuvayı ayakta tutmak, eşine destek olmak. Kadın profesyonel yaşamı tercih ettiğinde doğal olarak kodlarına yerleşen bu beklenti ile aile yaşamında çok daha fazla sorumluluk alıyor, sonunda da yorulup erken havlu atabiliyor. Kadınların yöneticilik pozisyonlarında daha fazla yer almasını şirket yönetim stratejilerinin içine alan bir firmayı ziyaretimizde kadın olan İK direktörü, kadınların genelde orta kademeden sonra alışık olduğu işlerde çalışmayı, bilmedikleri alanlarda çapraz geçişler yaparak üst pozisyonları hedeflemediklerinden bahsetti. Özel yaşamdaki dengenin bozulacağı içsel olarak öylesine yerleşmişki.

Tabi ki kadının mücadele ettiği sadece kendi çemberinde olanlar değil. Şirket içinde çok başarılı politikalara imza atmış ve doğum sonrası işine dönmemeyi opsiyon olarak düşünmeyen bir danışanımın CEO tarafından nasıl şüphe ile sorgulandığını biliyorum. Ayrıca yasal izinlerini kullanıp kullanmama konusunda kendi içinde yaşadığı ikilemi de.

Geçen sene genç kadınlar ile birlikte olduğum o eğitimden sonra, iş yaşamına yeni başlamış olan kadınlara üst düzey yöneticilikte başarılı olabileceklerine ve yapabileceklerine dair özgüvenlerinin artması, kendi yöneticilik vizyonlarını oluşturmaları ve hayatlarında dengeyi koruyarak tatmin dolu bir yaşamı yaratmalarına koçluk yapmak en büyük tutkum haline geldi. Benim için kalbini çarptıran nedir sorusunun en güzel cevabı şuanda bu olsa gerek.


"Ben de varım ve yapabilirim" diyen kadınların çoğalması dileği ile…

23 Nisan 2017 Pazar

Oysaki Sadece Bir Mola Vereyim Demiştim

Gönderen zamandegerlidir.blogspot.com 14:46 | Yorum Yap

Geçen sene bir arkadaşım geldi evime. Salonumdaki kütüphaneme baktı ve şöyle dedi “Zeynep hep işle ilgili kitapların var”. 

Haklıydı. Kitapların yüzde doksanı yaptığım işle ilgili. Azıcıkta olsa olan edebi kitaplar da daha gerilerde , diğerlerinin arkasında. “Ama ev çok küçük biliyorsun, var daha kitaplarım, kutularda, getiremedim” dedim. Güzel sohbetimiz bitip de misafirim gittikten sonra karşıdaki koltuğa oturup kütüphanemi seyrederek  düşündüm. Kütüphanem aslında o günün koşullarında tam da benim odağımı yansıtıyordu. İşe boğulmuştu, aynı ben gibi. Nerede hayatı akışkanlaştıran, zevk aldığım tatlı güzel molalar? O mola zamanı kütüphanemde bile yoktu. O da benim gibi nefes alamaz olmuş meğer, ikimiz içinde gördüm olanı biteni.

Hayatın bütünselliği, renkleri, endişeleri yanında rahat zamanları, nefes alacak molaları olmalı…


Benimse yaşamadığım “denge”ydi. Bir uca fazlaca gidivermişim meğer. Geleceği kurma telaşıyla yaşamayı atladığım mola zamanları yoktu ki hayatımda. İnsan kendini ne kadar sıkıyorsa, nefes almayı da o kadar unutuyor. Mola zamanları nefes alma zamanı, tazelenme, toparlanma ve güç bulma zamanları.. Denge için doğa, dans, mizahı aldım hayatıma. Yine odaklıyım, bu sefer işe değil de hayata odaklıyım:-)

Birkaç gündür yine işe odaklanma zamanı benim için ama bu sefer molalarımı ihmal etmeden, kendi ihtiyaçlarımı da gözeterek. Kendimi gözetmede  Mindfulness egzersizlerini bir araç olarak kullandım ve hazırladığım Kendinle Dost Olmak Atölye Çalışmasının da çok faydası oldu. Benim için en iyi öğrenme, deneyimden öğrenme..


Ve biraz evvel bilinçli olarak verdiğim mola zamanında, gidip kütüphanemin nefes alması için yarattığım, hala görece küçük olan alandan bir kitap seçtim. Bu kitap Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun vasiyeti üzerine yıllarca saklanarak, sonradan gelininin artık vakti geldi kararı üzerine su yüzüne çıkmış, Nazım Hikmet’in kendi sesinden şiirleri. Kitapla birlikte gelen CD de kayıtlar. 1961 yılında Paris’de yapılan kayıt Bedri Rahmi’nin okuduğu bir şiirle başlıyor. Bunun amacı da eğer bant birinin eline geçerde dinlerse kaydın yasaklı Nazım Hikmete değil, kendine ait olduğunu sansınlar diye… Bedri Rahmi’nin ses tonu öyle etkileyici ki.. Gerisi Nazım’ın kendi sesinden şiirleri. 
Kayıtın en başı “Patırtı yapmayın” diye başlıyor, Eyüpoğlu’nun sesiyle. Bu kadar gerçeğe dokunmak, onu yaşamak hoşuma gidiyor. Zihnim bambaşka yerlere gitti. Bantın yaşadığı macerayı, kayıt anlarını, onların endişeleri, duyguları, cesareti, sevgiyi, hasreti ve dostluğu hissettim yine... 

Saklı kalmış ve tarihe gömülmüş neler neler var.
Kim bilir?

Sizinle hem duygularımı hem de bu tatlı şiiri paylaşıyorum…

İyi pazarlar:-)

YAZ YAĞMURU
Bir yaz yağmuru yağdı içime
ezildi üzüm taneleri camlarımda
gözleri kamaştı yapraklarımın

Bir yaz yağmuru yağdı içime
gümüş güvercinler uçtu damlarımdan
koştu yalnayak toprağım

Bir yaz yağmuru yağdı içime
tıramvayıma atladı bir kadın
ak baldırları ıslak

Bir yaz yağmuru yağdı içime
içimdeki kederi serinletmeksizin

Bir yaz yağmuru yağdı içime 
ansızın başladı dindi ansızın
eski yerinde duruyor sıcaklık
kör demir yolunda paslı kalın
(4.8.1960)

25 Aralık 2016 Pazar

Yılın En Tatlı Düşünme Zamanı

Gönderen zamandegerlidir.blogspot.com 18:36 | Yorum Yap

Dolu dolu yaşama tarifi


Hayatı dolu dolu yaşamakla ilgili söyle bir tarifim var benim; "kürekleri suya daldırıp çekerken nasıl ivmelendiğimi, ilerlediğimi hissetmek". Gerçi geçenlerde bir arkadaşım "Zeyno ama geri geri gidiyorsun" dediğinde kafam karışmadı değil:-) Bana yorulsam da ilerlemenin verdiği hazzı yaşatacak daha iyi bir metafor buluncaya kadar bununla kalacağım anlaşılan.


Check In

Birkaç gündür evde kendimle kalma isteğim çok fazla, bedenimin yorgunluk sinyallerini fark ettim. Bu da bana nasıl kürek çekiyorum diye durup düşünmeyi hatırlattı. Rota doğru mu? Neyi kerteriz alıyorum? Nasıl ilerliyorum? Kürekleri nasıl çekiyorum? Bana göre şu günler düşünmek, kendime destek olmak ve yaratmak için yılın en tatlı zamanı.

Günlük meditasyonlarım, kutlama ve öğrenmelerim, yaslarım ve büyümelerim haricinde, yeni yıl zamanları, kendim için yaratmaya özen gösterdiğim, içe dönmek üzere heyecan duyduğum zamanlar. Şu günlerde programımda buna el veriyor ve bu yıl da bunu yapabildiğim için şükrediyorum.

Niyet

7 yıldır her sonbahar bir ritüel ile bir “niyet”, o yıl için bir tohum oluştururum ben. Yeni yıla kadar geçen zaman içinde o tohum tutar ve baş verir. Tohumun baş vermesi için sanki hayat fırsatlar yaratır. Bu fırsat bazen büyük bir olay, bazen küçük bir hata, bazen bir karşılaşma, bazen de ağır bir geri bildirim olur ama illaki tohumun toprağı sıkı sıkı tutmasını, baş vermesini destekler. Baş veren bu tohum, önümdeki yolda başlangıçlar ve bitişlerin, kutlamalar ve yasların habercisi olur bana.
Yolculuğumun bütünlük içinde sürmesine katkı sağlayacak yeniliğin keşfi ve sürgünün büyümesi, kök salmasına destek olacak planlar bu zamanlarda daha da eğlencelidir benim için.

Ya sizin için?

Sor

Benim gibi heyecan duyuyorsanız belki kendiniz için sessizlik molası verir, yaratım aşamasının ilki olan “sor” ile başlamak istersiniz.

Hayatınızı nasıl besliyorsunuz?
Bedeninizi nasıl besliyorsunuz?
Ruhunuzu nasıl besliyorsunuz?

Sonra da belki nasıl beslemek istediğinize karar verirsiniz.

2017 de her ne olursa olsun adımlarınız sağlam olsun.

Mutlu Yıllar

Zeynep:-)



Sayfa Görüntüleme