Şebnem Ferah’ın şarkısının bu iki satırı bugünlerde ağzımdan düşmüyor çünkü biriktirdiğim iyi dostlarım her an bunu hatırlatıyor, o zaman da ben dünyanın en şanslı insanıyım diyorum.
Şansım Karadeniz
Ereğli gibi seçilmiş birçok insanın bulunduğu küçük kasabada başlamış. O
zamanlar Ereğli Demir ve Çelik fabrikasının kuruluş yılları, artan nüfusa
karşılık yetmeyen sağlık imkanları sebebi ile ailede yüksek otorite, deniz
subayı dedem, annemin İstanbul’da doğum yapmasını uygun görür, derken kara
ulaşımının pek yeterli olmadığı küçük kasabamda annemin Ereğli’den İstanbul’a
doğum için Samsun gemisi ile gitmesi kararlaştırılır. Ekim ayı, dalgalı bir
hava, limana yanaşamayan bir gemi ve gemiye binmek üzere sahilde karnı burnunda
olanları merakla seyre dalan 19 yaşında küçük kız, annemJ. Uzun süren yanaşma mücadelesinde deniz galip
gelir ve annem gemiye küçük bir botla götürülür. Sağı solu ıslandı mı?, içinde
bebek çeyizlerini yerleştirdiği çantasını taşıyan biri var mıydı? bu detayları
sormak isterdim ama ben, o koca karınla gemiden uzatılan
merdivenden nasıl çıktığına takıldım kaldım.
Doğum
sonrası Ereğli’ye dönüş ve Enver Usta’nın evinde geçirilen bebeklik yıllarından
sonra, Meydanbaşı durağında, Ereğli’nin ilk büyük marketi Erko’nun yanındaki daha
konforlu evimiz.. Yaşadığım o zamanları hatırlamasam da, henüz iki gün önce, bu
evde komşu oturduğumuz Filiz Teyzem ve Doğan amcamın 50. evlilik
yıldönümlerinde yeniden dinlediğimiz onca anı var. İşte biriktirmeye o
zamanlardan başlamışım dostlarımı ben..Meydanbaşı durağındaki evden ilk arkadaşım Yeşim,
sobalı evden kaloriferli lojmana 3-4 yaşlarında taşındığımda kapı komşum Hande’m,
ilkokul üçüncü sınıfta okul müdürümüzün beni çağırıp ‘tut elinden arkadaşının sınıfa götür’ dediği ama hala ellerimizin sıkı sıkı tutuştuğu Arzu’m, düdüklü
tencerede kek yapıp ya patlarsa endişesi ile en arka odada saklandığımız Demet’im,
sabah uyanıp, yatarken çıkarmak üzere patenlerimizi giydiğimiz ve sokağın
sonunda Gima’nın bulunduğu yüzeyi mermer geniş alanda akrobatik hareketlerle
yarıştığımız Erten’im. Basketbol topunun
ardından koştuğum takım arkadaşlarım, bu hafta sonu sınıf toplantısında olacak
mıyım diye beni ard arda arayan, hepsine sıkı sıkı sarılmak istediğim sınıf
arkadaşlarım..Aklıma düştüğü anda beni arayan Cemal’im. Okul yıllarında
kafasını patlatmak istediğim ama şimdi yetiş dediğimde yanımda bitecek olan
arkadaşım.Sayarsam yazı bitmeyecek.
Güneşin
ardından gelen karanlık bulutlar ve etrafın yağmurla, doluyla alt üst olması
sonrası içimde bir anda kabaran yalnızlık hissi mi beni eskilere götüren? Bu
yalnızlık hissiyle, bir dosta atılan minik mesaj ve gelen cevapla bana
hatırlatılan, yüzümün parlamasına içimde çiçek açmasına sebep olan fırtınalı
bir Ereğli havası mı?
Ereğli
fırtınalı da olsa, karlı da olsa hep mutlu masal diyarı… Ve bu mutlu masal
diyarının çocukları, büyüdüklerinde de en az oradaki dostlukları kadar değerli
dostluklar kurmaya devam ettiler. Çünkü sevgiyi orada öğrendiler. Akrabalık
bağı olmadan aile olabilmeyi, doğallığı, rahat etmeyi ve
ettirmeyi, hayata pozitif bakmayı, kendi durumları ile dalga geçebilmeyi,
nazikçe vermeyi, nazikçe almayı orada öğrendiler. Hayatta güzelin de çirkinin de
olduğunu ama doğru seçimi yapabilmeyi orada öğrendiler.
Biriktirdiğim
ve ailem olan eski yeni tüm dostlarıma bin kere teşekkür ediyorum. Bir sürü
arkadaşın olur ama birkaç tanesi dostundur diyenlere de selam ediyorum. Benim
kadar şanslı değiller anlaşılanJ
Yavrum harikasın,beni çok duygulandırdın.Eski günlere götürdün.Aacısıyla tatlısıyla çok güzel günlerdi.Seni öptüm.
YanıtlaSilSevgili Zeynep,yazılarını ilgiyle takip ediyorum.Okurken de
YanıtlaSilHazırlık-B sınıfının sevimli,zeki,samimi,sevecen,cesur kızı Zeynep geliyor gözlerimin önüne...Özünde hiç değişmemiş olduğunu anlıyorum yazılarından,ne kadar mükemmel bir anne,eş,arkadaş-dost,humanist genç kadın olarak seni yıllar sonra yazılarında bulunca...Yazmaya devam et lütfen,çünkü yazdıklarında samimi ve dürüstsün...En önemlisi,yeteneklisin...19 Mayıs Gençlik Bayramını kutluyor,sevgiyle kucaklıyorum...Sevgi Etker
Bana yazılan her yorumu heyecanla okuyorum ama sizin yorumunuzu okurken heyecan, telaş, sevinç hepsi karıştı..Çok mutlu oldum..
SilZEYNO'm okurken yuzumdeki gulumseme gittikce buyudu, ellerine saglik canim seni sevgiyle kucakliyorum...
YanıtlaSilZeynom, ben Ayşe teyzenin bu vapurlu doğum hikayesini hiç bilmiyormuşum! Çok etkileyici... Gözümün önüne geldi bir film karesi gibi. Küçücük bir kızmış yahu!
YanıtlaSilYaz yaz daha çok yaz. Yazdıkça güzelleşiyor yazıların. İçinden -eminim kendinin de yeni farkettiği - farklı biri çıkıyor. Ne mutlu sana!
Çok öptüm!
Eregli, mutlu masal diyari...Bayildim buna...Yuregimi isitti yazdiklarin,hep yaz ,daha cok yaz, benim iyi kalpli arkadasim,kardesim...
YanıtlaSilZeynep'cigim...Senin gonlun guzel olunca tum guzellikleri kendi pencerenden guzel goruyorsun.. Icindeki cevher cok guzel..daha cok guzelliklere.. Sevgiyle... ve Huzurla...
YanıtlaSilYavrum yine döktürmüşsün.Harikasın güzel kızım.
YanıtlaSil