Kızımı sabah okula uğurladım. Evlatlarımız için hayırlı bir
yıl olsun. Bu sene bizim üniversite hazırlık yılımız, dershane’nin bir ayını
geride bıraktık, bakalım önümüzdeki aylar bize neler gösterecek ve tabi
gayretlerin sonucu ne olacak.
Bu sonbahar sanki İstanbul’da yaşadığım en güzel sonbahar. Sadece
kısacık bir mevsim geçişi olarak değil de, keyifle hissettirdi kendini. Mevsimin tüm özellikleri,güzellikleri
seyrediyor ..Güneş ısıtıyor, gölge serinletiyor, nem artık yok, Adalar burnumuzun
dibinde, hava sanki kaldıraç gibi. Dün
gece arka balkonumda rüzgarın savurduğu yaprakların sesleri ile yağmur sesi
karıştı birbirine, uzakta çakan şimşekler, gök yüzünün karanlık mavisi içinde bulutların
aydınlığı, yüzüme rüzgarla arada sırada çarpan incecik damlalar, şehrin
ortasında ciğerlerime dolan henüz kirlenmemiş taze hava ve o anda olmanın coşkusu
ile ardından deliksiz bir uyku.
Benim deliksiz uykumun sırrı, yatmadan önce yarım saat beni
tatlı uykuma hazırlayacak, düşüncelerimi yavaşlatacak bir faaliyette bulunmak
oluyor. Bu yarım saatte ne TV, ne bilgisayar, ne de telefon ile uğraşıyorum.
Yatak odamı uyku öncesi mutlaka havalandırıyorum. Eğer yatmadan önce günlük
düşüncelerimden sıyrılabilirsem hem güzel bir uyku çekip hem de sabaha hafifçecik,
erkenden uyanıyorum. Tıpkı bu sabah uyandığım gibi. Aynaya baktığımda daha
gülen yüz, umut dolu gözler, bana verilmiş imkanlara şükran hissi ile
karşılaşıyorum.
Hepinize hafif bir hafta diliyorum:-)