Ne kadar çok insan tanıdım bu yaşıma
kadar. Az ya da çok yine de onları tanımaya yetecek vakit geçirdiklerimi
düşündüğümde kimse kimseyle benzeşmez. Ben kimseyle benzeşmem. İyi huylular,
kötü huylular ya da iyi huylarımla kötü huylarımla bir eşim daha yok. O
zaman 'anlaşmak' mümkün müdür? Tıpatıp aynı düşüncelere sahip olmak, aynı
şeylerden hoşlanıp, aynı yeteneklere sahip olmak mıdır anlaşmak? Bir arkadaşım
bloğunda fonetik açıdan kelimelerden bahsetmişti, onda yarattığı etkiden.
Aklıma geldi de baksanıza ‘anlaşmak’ kelimesi nasılda akıp gidiyor. Kelimeyi
telaffuz ettiğinizde sanki sırtınızdan bir yük kalkıyor, bir hafiflik sarıyor
sizi, birkaç dakika daha geçirdiğinizde zihninizde bu kelime ile, gülümseme
yayılıyor yüzünüze. Anlamak var kökünde, kim istemez anlaşılmak, niyetinin
doğru sorgulanacağını hatta sorgulanmayacağını bilmek. Onun rahatlığı ile
zırhsız, maskesiz çırılçıplak olmak. Hafiflik buradan gelir, yüksüz olmaktan.
Ama kelime öyle ki tek taraflı anlamak bir işe yaramaz ya da tek taraflı
anlaşılmak. Anlaşmak lazım anlaşmak. Karşılıklı hafiflemek, karşılıklı açık
olmak, karşılıklı niyeti bile sorgulamamak, karşılıklı anlamak. Ha olmuyor mu
bu karşılıklı anlamak, o zamanda çözüm beklentisiz olmak.
19 Temmuz 2012 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Bloğunuz çok güzel, keşke daha sık yazma imkanınız olsa :)
YanıtlaSil