Dün akşam, bana ismi oldukça ilginç gelen bir seminere
katıldım.
Seminer konusu: ”Bir kirpiye nasıl sarılırsınız.?”
Kirpiler sevimli hayvanlardır tamam da sanırım sarılmak pek
hoş olmaz onlara, ne de olsa dikenleri batar ve acı verir. İlanı görünce
etrafta ne de çok kirpi gibi dikenleri olan insanlar var diye düşündüm. Nedir
bakalım başa çıkmanın yolu derken bir sürpriz oldu ve kendimi en baba kirpi
ilan ettim çünkü, Yogesh Sharda nın saydığı tüm kirpi özelliklerinde kendimi de
gördüm.. Çok da zalim olmayacağım kendime, kirpilik hallerimin çok nadir ve kısa süreli
oluyor. Bu gibi kirpi durumlarında ben genellikle ortalıklarda pek
görünmemeyi tercih ederim. Bilirim batacağımı başkalarına hele en yakınımdakilere.
Zor insan oluveririm onlara.
İlişkilerde, karakter özellikleri bize uymayan insanları
kirpi olarak değerlendirdiğimiz konuşuldu. Mesela çok ciddi ve titiz tabiatımız
var ise hayatı o kadar da ciddiye almayan kişiler bize göre kirpi olur ya da
tam tersi. Düşündüğüm zaman bu tip farklılıklara tolerans göstermem kolay
oluyor benim, kirpilik yapmıyor, dikenlerimi batırmıyorum. Benim derdim daha başka.
Kirpileştiğim durumlar daha çok hayal kırıklığı yaşadığım
durumlar. Dün akşam neden hayal kırıklığına da uğradığımız konuşuldu.
Beklentilerimizin karşılanmadığı durumlarda hayal kırıklığı ile incinmişlik
hissediyoruz dendi. Ne kadar da doğru. Bir beklenti oluşturuyorum yani aslında
bir “hayal”. Sadece ve sadece benim zihnimde. Onu evirir çevirirken, üzerine
yoğunlaşırken öylesine inanıyorum ki kendi ürettiğim hayali, beklentiyi gerçek
sanıyorum. Buraya kadar sorun yok, sorun o beklenti gerçekleşmediğinde
oluşuyor. Bir kirpi oluveriyorum. Bu dönüşümde en çok zararı da ben görüyorum.
Ah o pişmanlık var ya batırınca dikenlerimi, üzünce başkalarını, hayal
kırıklığından beter çünkü dikenler en çok beni acıtıyor. Reçetesi ise “beklentilerine
olan bağımlılıktan kurtulmak”. Bir yerde özgür olmak, hafif olmak, kendine dönük
olmaktır. Bağımsızlık mertebesi ise yüksek bir ruhsal seviye gerektiriyor. İçine
dönüp bakan, ben kimim sorusuna cevap arayan kişilerin gayretidir hep bu
mertebeyi korumak. Hepimize nasip olur
inşallah. Aklımızın kilitleri açık olsun, gerçekle hayali ayırt etme gücümüz
olsun.
Sevdiğim bölümlerden birisi de şu oldu. “Olan oldu, durumu
unut. Dersini al ve geleceğe sadece onu taşı.” Neden? Çünkü daha güçlü bir
yaşam için olanlardan ders almak. Bu durumda kendimiz için yaratabileceğimiz
iki seviye var. Birisi her şeyin olup bittiği seviye bir diğeri ise, her
durumun altında aslında ilerleyebileceğim bir ruhsal sebebin olduğunu bildiğim
seviye. Ve ruhsal sebeplerde mutlaka bir erdemimizi ortaya çıkarmak için
oradalar. Örneğin affedicilik, kararlılık, güven, sabır, istikrar..vs.
Bir de ödevimiz vardı, her hafta bir erdemle ilgili düşünmek
ve çalışmak. Zihnin olumluluk ile çalışması için ona iş vermek ve böylece
düşünce enerjimizi bir üst seviyeye taşımak.Çünkü “bütün hayatımız düşünce
enerjimizi nasıl kullandığımızın yansıması”..
Zihne ödev vermek isteyenlere kolay gelsin.
Zeynep'im..bu gece kendi kirpi hallerime bir bakacağım...çok teşekkürler aklımın kilitlerini açmaya yardımcı yazıların için...
YanıtlaSilÇok güzel bir paylaşım teşekkürler. İlişkilerimzde beklentilerimizin uymadığı zamanlarda hemen karşı tarafı yargılamaya da başlıyoruz. Olayları kendi istediğimiz gibi görmeye devam ettiğimiz süre
YanıtlaSiliçinde kendi tarafımızdan kendi beklentimiz içinde oluyoruz.
Acaba bir yanlislikta bir yanilsamada bir duskirikliginda kendi dikenlerini kendine batiran baska kirpiler var mi?merak ettim sevgili zeynep?
SilBenim gibi.