21 Eylül 2014 Pazar

Meditasyon, Kendini Tanıma Yöntemi

Gönderen zamandegerlidir.blogspot.com 21:16 | Yorum Yap

Neden meditasyon sorusuna bir çok kişi farklı cevaplar verir. Yaşadığımız çevre koşulları gereği sürekli uyarıldığımız şu dünyada çoğumuzun arayışı ise huzur. Bilerek bilmeyerek, yöntemli yöntemsiz, namaz kılarak, dua ederek şükrederek, derin nefes alıp vererek, öyle ya da böyle aslında illaki hepimizin hayatının içinde bir yerlerde var bu meditasyon. 

Bankada çalıştığım dönemlerde, akşam eve geldiğimde sadece 10 dakika isterdim ev ahalisinden, iş kıyafetlerimi değiştirip, odama girer ve sessizlik içinde dururdum, kah uzanıp kah oturup. Kendimi ev ortamına uyumlardım. Kızım ise eve gelir gelmez onunla ilgilenmemi ister beni pek yalnız bırakmazdı önceleri. Ama bir iki defa beni kendi halime bırakmayı denedikten sonra odadan çıkan annesinin akşam onun işine daha yarayan, daha eğlenceli, daha neşeli ve enerjik olduğunu görüp beni sonraları rahat bırakır oldu. O zamanlar ben aslında bir tür meditasyon yaptığımı bilmezdim.

Huzuru deneyimleme arzumun oldukça yoğun olduğu günlerdeydim (aslında ne zaman değiliz ki), bir kaç yere gittim meditasyon yapılan, kitaplar okudum ve okuduklarımla uygulamalar yaptım. Hepsinden de bir şeyler öğrendim aslında. Derken sevdiğim, güvendiğim bir arkadaşım bana Raja Yoga dan bahsetti. Ben de açtım telefon, öğrendim kurs günlerini ve başladım bir akşam. Gerçekten kalbime dokunan bir yöntem bulmuştum. Kim olduğuma, ruhumun özüne ve kaynağa odaklandığım, “Zihin huzuru”nu bir yaşam biçimi olarak hedef alan meditasyon yöntemi. Ayrıca son zamanlarda mindfulness meditasyon ile de tanıştım. Anda kalmak anın içinde her ne var ise ona odaklanarak farkındalık yaşamakta hoşuma gidiyor.

Yaşam stres ve gerilimle dolu, yolda, trafikte, işte, ister istemez bir telaş ve yetişme kaygısı. Zaman böyle. Eğer şehir yaşamının içindeysen de bu kaos ortamları pek kaçınılmaz. Çok fazla şey olup bitiyor artık ve olan bitenin ardındaki hakikati görebilmek için çıplak gözlere ihtiyaç var. Çözüm için farklı bakış açısı demiyorum, tamamen olanlardan bağımsız, hislerden duygulardan bağımsız, bağımsız gözlemci olmaktan bahsediyorum. Sessiz kalarak içe dönmeyi “dalgalı, fırtınalı bir denizde derinlere dalma ve derinliğin sakinliğinde kalma” metaforu ile tanımlarlar. Evet, ben denizler dalgalandı mı biraz derinlere dalmayı, orada vakit geçirmeyi seviyorum. Sessiz kalmayı, o günü kendimle geçirmeyi, daha sakin olmayı tercih ediyorum. Deniz her dalgalandığında bunu yapamıyorum tabi uygun ortamı var yok, o zaman da iki dakikalığına olsa bile kendime, ne olduğumla, “öz”de kim olduğumla ilgili hatırlatma yaparak dengede kalmaya çalışıyorum, Ortamdan uzaklaşacak durumum yok ise, iki dakikalık derin nefes egzersizi yapıyorum, hiç mi ayrılamıyor muyum? 10’a kadar saymak bile işe yarıyor. Yeter ki denge noktasını, merkezimizi bilelim.

Dediğim şu ki meditasyonu düzenli yapmak bu kaos ortamlarında güç bulmada yardımcı oluyor. Aradan geçen senelerde kendimde, hayatı karşılayış biçimimde ki değişimi görebiliyorum. Hep böyle miyim ben? Yani sakin, neşeli, huzurlu… Hayır hep böyle değilim. Kendimden utandığım zamanlarım da oluyor. Gözlerimi yumup ağzımı açtığım zamanlarım. O zamanlarda da avantajlıyım eskiye göre çünkü kulaklarım duyuyor ne dediğimi ve içimden “aman Tanrım bunun sonu nereye gidiyor? Ben neler diyorum? İçime kaçan şeytandan bira an önce kurtulmam lazım” farkındalığı yaşıyorum en azından. Yani yol inişli çıkışlı , bu sonsuz yolculukta öğrendiğim huzura ermenin yollarının uygulayıcısı olmaya, değerli hocam Antony Strano’nun dediği gibi fırtınanın gözünde kalabilmeyi başarmaya kararlıyım. Ne demişler öğrendiğini uyguluyorsan biliyor sayılırsın. Haydi bakalım, özgür günlere…

Bu arada Raja yoga ile ilgilenenler için http://www.meditasyonyapalim.com/
Çarşamba akşamları anda kalmayı hedeflediğimiz, günün yorgunluğunu atarak dinginliği deneyimlediğimiz yönlendirmeli meditasyonlar için Nar Kendin Ol Kişisel Gelişim Atölyesi

0 yorum :

Yorum Gönder

Sayfa Görüntüleme