Bazı kitapları okurken, yazara yakınlık duyar, onu
tanıyormuş hissine kapılır ya da açıp telefonu, kendimi tanıtıp tatlı bir
sohbet için kahveye davet etmek isterim. İşte "Hep Sevgili Kalalım" kitabını okurken de aynı şey
oldu. Bir hikaye kitabı ya da roman filan değil. Aile ve çiftler terapisinde
klinik çalışmalar yürüten uzman psikolog “Fatma Torun REID” tarafından yazılmış
kendisinin psikoterapi çalışmalarından örnekler verilerek yazılmış bir kitap.
Gözü korkutan bir cümle kurduysam özür dilerim, yanlış anlaşılmak istemem zira anlatılan
her olay, onu izleyen gözlem ve sonuçlar öyle tatlı bir dille anlatılmış ki,
romantik desem yeridir. Aktardığı vakalarda seçilen kişiler ya da ilişkiler kendi içinde çok özel ve
farklı farklı olayları anlatsa bile, kendinizden ya da ilişkilerinizden bir
parça illaki buluyorsunuz.
Çocukluğumuzun ilk üç yılının ve ergenlik dönemimizin bitmemiş
işlerini nasıl bugüne taşıdığımızı, daha doğrusu bugünün sevgili, eş ve evlat gibi
önemli ilişkilerine nasıl taşıdığımızı anlatıyor. Geçmişin bitmemiş işlerini
tamamlamamıza yarayacak eşlerimizi nasıl seçtiğimizi anlatıyor.
Eşimi düşündüğüm zaman, ikimizin bazı karakter
özelliklerini, hayata bakış açımızı, alışkanlıklarımızı... kuzey ve güney gibiyiz.
Nasıl oldu da birbirimizi seçtik, nasıl oldu da aşık olduk evlendik ve nasıl oldu
da iyi kötü zamanlarla 20 yılı devirdik. Ben bu kitabı okurken bu soruların
hepsinin cevabını buldum. Boşlukların yani derin çukurların, yığılmış
tepelerin, yollar açmak için sökülüp açılmış ağaçların, yolları kesen
barikatların farkına vardım. Bana eşimi seçtiren neydi sorusunun cevabını
buldum. Bu rahatlatıcı, düşündürücü ve aslında umut verici, çocukken birden
abla ya da ağabey olduğunu farkına varıp büyümek gibi. Bilinmeyenin bilinir olduğunda kendine
duyduğun güven gibi.
Hep sevgili kalabilmek gerçek anlamda kendini bulabildiğin
zaman ama bunu birlikte yapabildiğin zaman mümkün. Fatma Torun hep sevgili
kalabilmenin bir tavır meselesi olduğunu söylüyor. Kişinin birlikteliği yürütme
niyeti, yapılan gayreti görmesi, kendine, diğer insanlara ve dünyaya sevgi
penceresinden bakabilme özelliği diyor. İşte o zaman "Murat Özgül" tarafından hazırlanmış o kitap kapağında olduğu gibi kurumuş onca yaprağın içinde hala baharı yaşayan yemyeşil iki yaprak gibi kalıyorsun.
Okurken kızımı da çok düşündüm, tamamlayamadığı neler var
acaba ilerde ilişkilerine taşıyacak olduğu? Hem kendimiz hem de geleceğe
hazırladığımız evlatlarımız için okunacak bir kitap.